1 Kasım 2010 Pazartesi

Hastane günlerimiz...









Herşey köyde geçirdiğimiz güzel bir haftasonu ile başladı...


22 Ekim Cumartesi günü pisilerin peşinde koştular tüm gün babaannesiyle birlikte...


Kadıncağız ne yapsın maksat bizimki ağlamasın...


Çerkezköyün soğuğu da şakaya gelmez.


Çarpılıvermiş minicik bedeni ama anlamamışız...


Pazar sabahı burnu akmaya başlayınca soğuk algınlığı zannettik...


Ne yalan söyleyeyim aklımın ucundan bile geçmedi daha kötüsü


Biran önce iyileşir inşallahta 29 Ekim için aylar önce Çeşme Kervansaray Hotelde yaptığım rezervasyon sayesinde adamakıllı dinlenirim diyordum...




Aklımıza kötü şey gelmiyor ya Pazartesi kalkıp işe gittik, Şerife ablamıza ateşi çıkarsa Calpol ver diye tembih edip. Öğlene doğru Şerife abla aradı biraz kötü diye ama yoğunluktan gidemedim eve. Devrim gitti ama oda biraz durup işe geri dönmüş. Kadın panik olmuş ama yok kızın birşeyi meraklanma dedi bana. İçim rahatladı...




Ta ki akşam eve gidene kadar...




Kuzucuğum tüm gün Şerife teyzesinin kucağında, mıkır mıkır edip durmuş. O kadar zor nefes alıyordu ki... Onun yanında olamayışım içimi acıttı....




Babamız gelince Pulmicort ve Ventolin' e başladık. Her zamanki sıkışıklıktır geçer umudu ile...




Ama bu defa farklıydı. 15 dakikada bir Ventoline banamısın demiyordu....




Tası tarağı toplayıp düştük yollara...




Birkaç hastane dolaştıktan sonra Medical Park' a gittik. Acilde yapılan ardı ardına Ventolinler hala nefesini açamamıştı. Vaka ağırlaşınca kanda CO2 bakılmasına karar verildi ve sonuç çok kritik bulundu. 4 saatin sonunda yoğun bakım doktoru gelip kontrol etti ve acil olarak yoğun bakıma alınmasına karar verildi. Ağlamamak hiç bu kadar zor olmamaştı...




Onun başında dimdik ayakta olmak gerekirken ben avazım çıktığı kadar bağırarak ağlamak ve hazır benim kızım bu kadar hasta olamaz diye haykırmak istiyordum....




Üstüne üstlük hastanede yoğun bakımın dolu olması ile başlayan boş yoğun bakım ünitesi arayışlarımız 1 saat kadar sürmüş ve sinirler de giderek gerilmişti....




Sonunda tasımızı tarağımızı alıp doğum hastanemiz olan Medipol' e doğru yol aldık. Aslında daha önce de gitmiş fakat gece muayene bekleyen kişi sayısı 16 olduğu için geri dönmüştük. Çekilen akciğer grafisinden sonra zatürre, bronşit ve bronşiyolit teşhisi kondu ve servise yatışımız gerçekleşti. Ne kadar süreceğini bilmediğimiz hastane günlerimiz gece yarısı saat 3 sıralarında başlamış oldu...




Salı Erkan Bey yani kendi doktorumuz devraldı bizi. Tablo çok ağır sizi misafir edeceğiz bir süre dedi. Bir kolda serum, diğer kolda oksijen ölçüm cihazı 1 m2 yatakta 4 gün kaldık...
Onu zapdetmez hiçte kolay olmadı tahmin edileceği üzere...
Ama bir şekilde başardık...
İnsan başa gelince neleri başarıyor...
Çok ama çok zor günlerdi. Uykusuz ve stresli günler...
4 günün sonunda gayet iyi bir şekilde çıktık... Cumartesi ilk kontrolümüz tahiminimizden çok daha hızlı bir iyileşme sergilediğini söyleyince doktor macası havalara uçtuk...
Bakalım 1 ay sonraki kontrolümüz nasıl geçecek...
Allah kimseyi sevdiklerinin sağlığı ile sınamasın, hele ki çocuğunun sağlığı ile...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts with Thumbnails

Bizim aile...