28 Haziran 2009 Pazar

Hüsran...

Tam tamına 1 ay 6 gün önceden almıştım uçak biletini...
25 Mayıstan beri hasretle 1 Temmuzda Kuşadasında kızımın anneannesinde olacağımın anı beklemiştim...
Olmadı...
Olamayacak...
Bir şeyi çok fazla istemeyecekmişsin...
Bir kez daha anladım...
Tatile en çok ihtiyacım olduğu ve kendimi bu kadar motive ettiğim tatilime bir türlü çıkamıyorum çünkü kızımın ikiz kuzenleri Lara ve Doğa su çiçeği geçiriyorlar :(
Kızıma bulaşma riskini göze alamadığım için tatilimizi ertelemeye karar verdik...
Onun hasta olmaması için tatile bile çıkmamaya razıyım gerçi...
Bakalım ilk tatilimiz ne zaman başlayacak...
Bizi ilk tatilimizde neler bekliyor...
Yaşayacağız ve göreceğiz...

Tespit...

Tracy Hogg okumaya başladım...
Biraz yavaş ilerliyorum ama olsun sindire sindire okuyorum...
Öncelikle bebekler için yapılan kategorilerden kızıma uygun olanı seçmeliydim...
Evet evet kızım bir melek bebek ve biraz da kitap bebek...
Zaten gece uykularımız artık düzene girdi.
Gündüzleri için bir rutin oluşturmaya çalışıyordum.
Kitaptaki bazı yöntemleri (şşşş-pat ve yatır kaldır) kullanarak daha uzun süren ve deliksiz uykuları da kızıma öğretebileceğimi düşünüyorum.
Düzeninin tekrar tekrar bozulmasını istemediğim için anneannemize gidince bazı teknikleri uygulamaya başlayacağım.
Bakalım neler olacak...

24 Haziran 2009 Çarşamba

Sonunda odamız ayrılıyor...

Tarih: 21 Haziran 2009 Pazar

Bugün büyük bir gün...
Bugün hayatımızdaki önemli bir dönüm noktası...
Doğumdan itibaren yamacımda yatırdığım kızımın kendi odasında yatma zamanı geldi...

Üniversite yıllarıma kadar evde ablamla aynı odayı paylaşmış olduğum için bir odada yanlız uyumak bu yaşımda bile hala beni tedirgin eder. Belkide bu yüzden, kızımın da bu korkuyu hissetmesini istemediğimden kızımın 97. gününde odalarımızı ayırıyorum.

Gece kızım odasında yatıyor...
Telsizimiz yanıbaşımda...
Kızım mışıl mışıl uyuyor...
Ben eskiden kalma bir alışkanlık kızım adına biraz korkuyorum...
Acaba kızım korkuyor mudur???

Offf saçmalıyorum...
Ne korkması yaaa...
Onun için en iyisi bu...
Korkum çabucak geçiyor...

Canım kızım mışıl mışıl uyuyor...

Kızımın 3.ay doktor randevusu...

Artık zamanın ne kadar çabuk geçtiğini idrak bile edemiyorum...
Kızım 3. ayını doldurup 4. ayına giriyor...
Zaten fazla olmayan gaz sorunumuz bizi temelli terk ediyor...
Ve yine doktor ve aşı zamanımız geliyor...

Tarih: 20 Haziran Cumartesi saat: 10:00
Yine Medipol Hastanesi, ve biz yine Erkan Beyin odasında hazır ve nazırız...

Muayenemiz sorunsuz geçiyor...
Gelişim mükemmel...
Kilo:7020 gr Boy:60 cm

Aşı ise artık korkulu kabusumuz olmaktan çıkıyor...
Aşı yapılırken ağlayan kızım daha giyinirken susuyor hatta oyunlar oynayıp gülücükler atmaya başlıyor bile....

Tracy Hogg ile tanışma...

Hamileliğimde bir arkadaşımdan duyduğum fakat bir türlü alamadığım kitabı sonunda aldım...

Tarih: 19 Haziran 2009 Cuma

Alara sorunlu bir bebek değil fakat yine de bu kitaptan faydalanacağım noktalar olacaktır diye düşünüyor ve hatta umuyorum...

Kitabı hemen okumaya başladım bakalım kızım ve bana nasıl faydalar getirecek...

Okudukça ve E.A.S.Y kuralını uygulamaya başladıkça tecrübelerimi paylaşacağım...

Hadi bakalım hayırlısı...

Defne bebeği ziyaret...

5 Haziran Cuma günü üniversiteden arkadaşım Edanın doğum haberini alıyoruz...
Defne bebek sonunda aramıza katılıyor...
Haftasonu Devrim çalıştığı için malesef ziyaretimizi haftaya yapmak zorundayız...

Neyseki 1 hafta çok çabuk geçiyor...

Kızımla birlikte Defne bebeği ziyarete gidiyoruz...
Aman Allahım minicik yumuk yumuk bir bebek...
Çooook tatlı...

Defne bebeği görünce kızımın ne kadar büyüdüğüne inanamıyorum...
Sanki Alaram hiç bebek olmamış gibi geliyor...
O günler çook geride kalmışlar...
Tam 85 gün geride...

Zamanın ne kadar çabuk geçtiğini ve kızımın ne kadar çabuk büyüdüğünü bir kez daha anlıyorum...

İlk park maceramız...

Gün 25 Mayıs 2009 - Pazartesi
Akşamüstü...
Güneş yakıcılığını yitirmiş durumda...
Geçen haftadan beri kızımla sitenin parkına gitmek istiyorum fakat hava çok rüzgarlı olduğu için çıkamıyordum...
İşte gün bugündür...
Kızımla ilk kez aşağıya parka iniyoruz...

Kızım her zamanki gibi hemen ilgi odağı oluveriyor...
Başımızda birsürü kalabalık...
Herkes kızımı sevmek istiyor...

Sallanan salıncakta kızım ben ve Emine ablası oturuyoruz...
Kızım dışarıda olmaktan hoşlanıyor...
Yüzü gülüyor...
Sürekli etrafını inceliyor...
Zaman nasıl geçti hiç anlamıyoruz...

Park sezonunu açmış bulunmaktayız...
Vatana vede millete hayırlı ola...

Kızımın 2.ay doktor randevusu...

İnsan bazen zamanın ne kadar hızlı geçtiğine inanamıyor...
Geldi geliyor diyorduk...
Geldi aman göbeği düşse dedik...
Arkasından ah şu kırkımızın bi çıksa dedik...
Hepsini atlattık...
Kızım 2. ayını doldurdu bile...
Yine doktor kontrolü ve aşı zamanı...

Tarih: 21 Mayıs 2009 Perşembe saat: 09:00

Doktorumuzun odasında hazır ve nazırız...

Erkan Bey bızdığı adam akıllı muayene ediyor önce...
Kilo ve boy gelişimimiz muhteşem...
6080 gr 58 cm olmuşuz bile...
Hemde sadece anne sütü ile...

Muayene sonrası sıra yine aşıya geldi...
Bu ay 3 ayrı aşımız var...
Ama kızım beklenenin aksine ağlasada çabucak sakinleşiyor...
Canım kuzum iğnelere de alıştı ne yapsın...
Herşey onun iyiliği ve sağlığı için...

23 Haziran 2009 Salı

İlk anneler günüm...

Kızım 55 günlük olmuş bile...

Tarih: 10 Mayıs 2009 Pazar
Bugün anneler günü...

Kızımın anne demesine uzunca bir zaman var...
Sabırsızlıkla geçmesini beklediğim aylar...

Umuyorum ki seneye anneler gününe bana anne diyebilecek meleğim...

Ama bugün benim için gerçekten çok özel...
Anne olarak ilk anneler günüm...

Hediyemse dünyanın en tatlı kızı...

Sabah uyanır uyanmaz kızımla oyunlar oynuyoruz...
Ona bana bugün için hediye alıp almadığını soruyorum...
Bana kocaman bir gülüş hediye ediyor...
İlk anneler günümde en değerli hediyemi alıyorum...
Umarım daha nice anneler günü yaşarım...

Ve umarım Allahım kızıma da bu güzel duyguyu yaşatır...

40 Mevlütümüz...

Zaman yine çabucak geçiyor...
İlk 40 günü geride bırakıyoruz...
Hem ben hemde kızım artık tamamen yeni hayatımıza alışmış durumdayız...

Babaannemizin ısrarı üzerine 40 uçurmaya köye gidiyoruz...
Kızımın şerefine mevlüt okunuyor...
Ev kıyamet günü gibi...
Kızım ilk defa bu kadar insanı bir arada görüyor...
Doğal olarak hafiften dumura uğramış durumda...
Yavrumun gözünden uykusu olduğunu anlıyorum fakat her yerde insanlar olduğundan uyuyamıyor...
Uyusada sıçrayarak uyanıyor...
Neyseki merasim çabuk bitiyor...

Mevlütte kızıma yapılması planlanan birtakım atraksiyonlara Devrim ve ben şiddetle karşı çıkıyoruz ama bu sefer fazla yaptırım uygulamıyor ve boyun eğiyoruz...

Kızım ilk özel gününü hatırlamayacak ama sanki ilk mürüvetini görmüşcesine seviniyorum...

Daha nice özel günlerimiz olur inşallah...

İlk aşı...

Günlerin biri bitiyor birde bakmışım diğeri başlamış...
Kızımla birlikte yorucu fakat çok güzel günler geçiriyoruz...
Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum...
Kızım 1. ayını göz açıp kapatana kadar dolduruyor...
Şimdi aşı zamanı...
Hepatit B aşısı zamanı...
Tarih 17 Nisan 2009 Cuma saat 14:00
Kızım az sonra başına gelecekleri hissedercesine huysuz...
Hangi akla hizmet ettiğim bilinmez kızımı alıp sağlıkocağına götürüyorum...
Çok sıra var...
Bekliyoruz...
Sıra bitmiyor...
Bekliyoruz...
Kızım sonunda onca gürültü ve çocuk çığlığı arasında oto koltuğunda uykuya dalıyor...
Zavallı kızım hemşirenin kendisine acımasızca ve duygusuzca sapladığı aşı iğnesine kadar mışıl mışıl uyuyor...
Aşı ile kendine gelen kızım biraz ağlayıp susuyor...

Hemşireler inanılmaz suratsız ve gergin...
Biri ile neredeyse birbirimize giriyoruz...
Daha önce alınmış olduğunu ısrarla belirtsemde kızımdan topuk kanı almak istiyorlar...
Tutanak tutacaklarını söylediklerinde inadımdan vazgeçip kabul ediyorum...

Etmez olaydım....

Kızımı benim tutmamı istiyorlar...
Gaz çıkartma pozisyonunda tutuyorum...
Hemşire acımasızca kızımın topuğundaki birçok noktayı delip deli gibi sıkarken kızım daha önce hiç duymadığım kadar acı çığlıklarla ağlıyor...
Onu kesinlikle sakinleştiremiyorum...
Yapılan işlem belki sadece 2 dakika sürdü ama bana en az 2 saat kadar geliyor...
Sonuna doğru kızımla göz göze geliyoruz...
Bana "beni kurtar" dercesine bakınca içim parçalanıyor....
Gözlerindeki yaşlara daha fazla dayanamıyorum...
Gözlerim kararıyor...
Bayılmamak için zor tutuyorum kendimi...
Sonunda işkence bitiyor...
Eve gelene kadar kızım durmadan ağlıyor...
Eve gelince onunla birlikte ben de ağlıyorum...
Ona sarılıp defalarca öpüyorum...
Ayaklarına baktığımda birsürü morluk görüp içim eziliyor...
Koynuma alıp emzirdiğimde kızım susuyor fakat emerken bile hep içini çekiyor...
İçim o kadar çok yanmıştı ki bir daha sağlıkocağında aşı yaptırmayacağıma, tüm aşılarını Medipolde yaptıracağıma kendi kendime söz veriyorum...

Diyeceksiniz ki ha sağlıkocağı ha özel hastane ne farkeder...
Hemşirelerin ifadelerini ve bebeklere yaklaşımlarındaki farklılığı görseniz sizde benimle aynısını düşünürdünüz...

İlk banyomuz...

Banyo için kızımın göbeğinin düşmesini beklemiştik...
Sonunda göbek düşmüş ve sıra banyoya gelmişti...
Nasıl tepki vereceğini çok merak ediyordum...
Banyo öncesi tüm hazırlıkları tamamladım...

Küvet ve filesi-hazır
Havlu-hazır
Şampuan-hazır
Bebe yağı-hazır
Isıtılmış çamaşırlar ve kıyafetler-hazır
Baba ve anne hazır...
Kızım hazır...

Suyu yavaş yavaş dökmeye çalışmamıza rağmen kızım ilk banyosundan korkmuş ve ağlamaya başlamıştı...
Bu tepkiyi bekliyordum şaşırmamıştım ama yine de elim ayağım dolaşmıştı...
Allahtan Devrim yine soğukkanlı idi ve hem kızımı hemde beni idare ediyordu...
Sudan çıkartıp giydirmeye çalışırken hala ağlıyordu...
Onu kucağıma alıp sarmaladım ve emzirdim. Anında sustu ve kısa bir süre sonra da uyudu...
Canım kızım beni tanıyor ve bana güveniyor...
Bunu bilmek muhteşem bir duygu...

Kızımın ilk doktor randevusu...

Kızım 5 günlük olmuştu ve ilk kez dışarı çıkacak ve doktora gidecektik...
Evdekilerin ısrarlarına rağmen randevuya yanlız gitmek istemiştik.
Bununla başa çıkmayı öğrenmeliydik...
Atta çantamızı hazırladık...
İçinde yok yoktu resmen Cevat Kelle gibiydim...
Yola çıktık...
Doktorumuz kızımın doğumunda da bulunan Erkan Can Beydi.
Muayene sırasında doktorun acil olarak sezeryana gitmesi gerekti. Bu arada bende muayene sırasında ağlamaya başlayan kızımı emzirerek onu sakinleştirmeye çalışıyordum...
Neyse doktor geri geldiğinde kızım sakinleşmişti.
Muayene bitmişti fakat en can alıcı noktaya gelmiştik.
Kızımdan hem elinin üstünden hem de topuğundan kan alınacaktı...
Önce işitme testi yapıldı. Zaten o sırada uyuyordu
Sıra kan alımına geldiğinde ben içeri girmedim.
Bir kaç dakika sonra muazzam bir ağlama sesi duyuldu...
Ortalık çınlıyordu...
Kendimi zorla tutuyordum ağlamamak için...
Yanımdaki herkes beni teselli etmeye çalışıyordu...
Ama teselli olmuyordum...
Biran önce bitmesi için dua ettiğimi hatırlıyorum...
Sonunda bitti...
Nasıl sustururuz acaba diye kara kara düşündüğüm kızım hemşirenin babasının kollarına bırakması ile uykuya dalması bir olmuştu...
Şaşırmıştık...
Buda artık babayı da tanıdığı anlamına geliyordu...
Bizi seviyor ve bize güveniyordu...

Sonunda göbeğimiz düştü...

Geç olsun ama güç olmasın demiş atalarımız...
Amaaan ne göbekmiş beeee...
Hem çok geç hem de çok güç düştü...
Ama neyseki 17. günümüzün sabahında göbek düşüverdi...

Evdeki ilk gün...



Saat 11:00 gibi evimize gelmiştik...
Kızım güzel kızım evine hoşgeldin demiştim kulağına fısıltı ile...
Kızım bu evde, bu evin odalarında büyüyecekti...
Sitemizin parkında oynayacaktı...
Havuzda yüzecekti...






İlk gün epey karmaşık geçmişti...
Kızımda ben de şaşkındık biraz...


Eve gelmemizden yaklaşık 1 saat sonra babam, anneannem ve dedem geldiler Aydından. Annem ve kayınvalidem de zaten evdeydi. Devrimi de sayarsak ev curcuna ortamına dönmüştü...


Kızımla evimizdeki ilk günde o curcunadan başka hatırladığım en güzel an elektrikli battaniye ile ısıtılmış yatakta kızımla birlikte çektiğimiz güzel uykudur...
Sonra koynuma sokulmasını hatırlıyorum...
Kokumu aramasını hatırlıyorum...
Alnını okşadığımda bana gülümsediğini hatırlıyorum...
Gülümserken gamzesi belirginleşen kızımın ilk gülümseyen fotografını çektiğimiz anı hatırlıyorum...

22 Haziran 2009 Pazartesi

Hastane günleri...


























Kendimi hiç yorgun hissetmiyorum...

Ağrı yok, sızı yok...

Sadece mutluluk hissediyorum...

Sürekli telefonlar çalıyor...

Şakır gibi konuşuyorum...

Herkes çok şaşırıyor...

Doğum yapmamışsın gibisin diyorlar...

Gülüyorum...


Ara ara kızımla buluşuyoruz...

İnanılmaz bir azimle emmeye çalışıyor...

O kadar tatlı ki...

Odada bizim yanımızda beşiğinde yatıyor...

Sürekli anneme bana kızımı anlatmalarını istiyorum...

Gamzesi var diyorlar...

Çooook seviniyorum...

Gülüyorum gamzelerimi çıkarta çıkarta...

Çooook seviniyorum...

Devrim baba olmanın bense anne olmanın sarhoşluğu içindeyiz...

Zaman geçiyor...

Kızım 5 saatlik oldu, kızım 6 saatlik oldu deyip duruyoruz Devrimle...


Saatleri sayıyoruz...

Kızımız büyüsün istiyoruz...


Ardından hemşireler geliyor. Yürümem gerekiyormuş. Önce pansuman sonra ayağa kalkıyoruz. Hiç yürüyemeyecekmişim gibi hissediyorum...

Ayağa kalkınca sanki tüm organlarım yer değiştiriyor...

Odada kısa bir tur anca atabiliyorum...

Tansiyonum düşüyor devam edemiyorum...

Doğum yaptığımı tamda o an anlıyorum...

Hatırlıyorum...

Acı beni kendime getiriyor...

Durumu idrak ediyorum...


İdrak edince Devrime bakıyorum...

İçim sevinçle doluyor...

Mutluluktan ağlıyorum...


Akşamüstü şirketten arkadaşlarım geliyor...

Eşimin kuzeni Duygu geliyor...

Eşimin şirketinden İbrahim Bey geliyor...


Herkes kızımı çok beğeniyor...


Gece olunca Devrim eve gidiyor.

Annem ve kayınvalidem refakatçı...

O kadar evhamlılar ki moralim bozuluyor...

Tek tesellim minik kızım...


Hemşire hanım 3 saatte bir gelip emzirip emzirmediğimi kontrol ediyor...

Uyandırmaya kıyamadığım kızımı zorla ağlatıp uyandırıyor.

İçim gidiyor ama kızamıyorum...

Öyle azimle emmeye çalışıyor ki onunla gurur duyuyorum...


2. gün daha güzel geçiyor.

Anneliğe alışıyorum.

Devrim geliyor

Sınav için kayıt işlemleri ile uğraşırken Metin Bey ve lojistik müdürleri geliyor...

Arkasından Ayşim ablası sonunda kızımla tanışıyor...

Dün ızdırap içinde yürüyemezken bugün kolidorda tur atıyorum.

Heyecan içinde ağlayarak doğuma giden bir anneyi teselli ediyorum. Elini tutup yavruna kavuşacaksın az sonra ne mutlu sana hiç korkma diyorum...


Saatler geçiyor...

Kızımla ara ara buluşuyoruz...

Eve gitmek için sabırsızlanıyorum...


Devrim gece eve gidiyor.

Annem ve kayınvalidem refakatteler yine..

Yarın hastaneden çıkacağız.


Aynı zamanda babam anneannem ve dedem de Aydından geleceği için çok heyecanlıyım...


Sabah oluyor.

Önce Erkan Bey kızımı muayene ediyor...

Sonra Sema Hanım beni muayene ediyor.

Yüzünde her zamanki sevimli ifade ile beni öperek uğurluyor...

Sonunda hastaneden çıkıyoruz...


Kızımla eve dönüyoruz.

Merhaba yeni hayatım...

Doğum ve tanışma...

Sabah saat 06:00 da saatim çalmadan kendiliğimden uyanmıştım. Deliksiz uyumanın sayesinde inanılmaz dinçtim. Elimi yüzümü yıkarken oturma odasından gelen seslerle şaşırdım. Birde ne göreyim annem ve kayınvalidem daha henüz sabah bile olmadan uyanmış ve benim için dua etmeye koyulmuşlar...
Onların heyecanı yavaş yavaş bana bulaşıyor elim ayağım dolaşmaya başlıyordu...
Herşeyi son kez kontrol ettik...
Önce annem, sonra kayınvalidem, en son ben...
Devrim aramızda sakinliğini koruyan tek kişiydi (Her zamanki gibi)
Bense birtürlü evden çıkamıyordum neden mi tek tek tüm odaları dolaştım ve evimizin sessiz odalarına son kez baktım... 2 gün sonra bu odalar kızımın çığlıkları ile çınlayacaktı...
Herşeyin tam olduğuna kanaat getirip yola çıkacaktık ki telefonumun evde kaldığını zannedip Devrimi eve yolladım. Devrim telefonu bulmak için telefonumu çaldığınca ise çantamdan gelen telefon sesiyle kendime geldim :))
Hastaneye yaklaştıkça artan heyecanım serviste Sema Hanımı görünce maksimuma çıkmıştı...
Saat 07:30 du ve hastaneye yatışım gerçekleşti.
309 numara...
Hayatım boyunca bu oda numarasını hiç unutmayacağım sanırım...
Operasyon için kıyafetlerimi giydim. Tüm hazırlıklar tamamlandı...
Ve....
İşte gidiyorum...
Kolidorda gözüm saate takıldı...
Saat 07:51...
Gidiyorum ve kızımla geri döneceğim...

Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum...
Ameliyattan sonra narkozun etkisi geçene kadar ayılma odasında bekliyormuş hastalar
Bende beklemişim...
Ne kadar bekledim bilmiyorum....
İşte kendine geldi dediklerini hatırlıyorum...
Geçmiş olsun diyorlar sadece kafamı sallıyorum...
Asansörü hatırlıyorum ama gerisi kopuk...
Asansörde kızım ya sakatsa diye düşündüğümü hatırlıyorum...
Niye öyle düşündüm hatırlamıyorum...
Odaya girişim, giyinişim, yatağa yatışım kayıp...
Ne kadar süre geçti bilmiyorum...
Gözümü açtığımda odadaydım...
Devrim, annem ve kayınvalidem yanımda...
Kızımı soruyorum.
Gördünüz mü, güzel mi, sağlıklı mı diyorum...
Nerede diyorum...
Şimdi getirirler diyor annem...
Sabırsızlıkla bekliyorum...
Ne acı hissediyorum ne de ağrı sadece merak ve heyecan var...
Veeee kapı açılıyor...
Azra hemşirenin kollarında minik kızım geliyor...
Doğum kilosu 3.680 boyu 49 ama bana minicik geliyor kızım...
Minicik ama o kadar güzel ki...
Hayatımda gördüğüm en güzel bebek sanırım :)))
Yatakta hafifçe doğruluyorum...
Elimin üzerindeki turnike canımı acıtıyor. Karnımda kum torbası varmış. Ağırlığını hissediyorum...
Hadi annesi kızını beslemeye hazır mısın diyor hemşire...
Hazırım diyorum ve kızımı kucağıma alıyorum...
Ağlamak geliyor içimden...
Ama ağlamıyorum...
Kızımı doğru tutmam için yardım ediyorlar...
Sonunda becerebiliyorum...
Kızım kollarımda gözlerimi kapatıyorum...
Hamilelik maceram bitiyor ve hayatımın sonuna kadar sürecek olan yeni bir mareceya başlıyorum...
Kızım kollarımda gözlerimi kapatıyorum...

Doğum öncesi son gece...

Son doktor muayenesinden eve heyecan içinde gelmiştim...
Sanırım telefon rehberimin yarısını arayarak kızımın gelişini müjdelemiştim...
İnanılmaz bir duyguydu...

Annem ve kayınvalidem ise benden bile daha heyecanlıydılar...
Sürekli yarın için gerekli olanları kontrol edip duruyorlardı
Onlar heyecanlandıkça ben ve dolayısı ise kızım da heyecanlanıyordu...

Sabah saat 07:30 da hastanede olacaktık.
Buda saat 07:00 de evden çıkmamız gerektiği anlamına geliyordu...

Biran önce uyumam gerekiyordu...
Uyumam ve beni bekleyen yorucu maratona hazır olmam gerekiyordu...

Hiç uyuyamayacağımı zannetmiştim ama tersine sabaha kadar deliksiz uyumuştum...
Sonraki günlerde yaşayacağım uykusuz gecelere inat mışıl mışıl uyumuştum...

Son muayene...


Aslında planım mümkün olduğunca geç izne ayrılıp iznimi doğum sonrasına aktarmaktı ama işyerimdeki yoğun stres nedeni ile bu fikrimden vazgeçmiş ve 32. haftada izne çıkıp, kendimi kızımında dahil olacağı yeni hayatımıza hazırlamaya çalışmıştım. Şimdi her düşündüğümde iyi ki erken izne ayrılmışım diyorum...
(Kızımın sakin ve mutlu bir bebek oluşunu son 2 ayımı stressiz geçirmemin çok büyük katkısı olduğunu düşünüyor ve tüm anne adaylarının bu gerçeği dikkate almasını öneriyorum.)
İzne erken ayrılınca sıkılacağımı iddia eden çevremdeki tüm insanlara inat ilk günden son günüme kadar herşey çok güzel geçmişti.
Neler yapmadık ki kızımla...
Viaport maceralarımız...
Mol maceralarımız...
Kipa maceralarımız...
Seçim için işlemler...

Ve en eğlencelisi kızımın şekerlerini yapmam...
Herşey ama herşey çok eğlenceliydi...
Yanlız olmaktan hiç sıkılmamıştım.

Zaman geçmiş ve doğum artık giderek yakınlaşmıştı
13 Mart 2009 Cuma akşamı Aydından annem geldi. Onunla da son bir gezi yaptık...
15 Mart 2009 Pazar günü de kayınvalidem geldi.
16 Mart 2009 Pazartesi günü Sema Hanımla son muayenemiz vardı.
Artık doğum şekline karar verilecekti...

Heyecan içinde cümbür cemaat evden çıktık. Randevumuz 16:00 daydı.
Önce NST ye aldılar beni. Her zamanki gibi hafif sancım çıktı ama ben hiçbir şey hissetmiyordum.
Arkasından Sema hanım muayene etti. Normal doğumun riskli olacağını söyleyerek benden bir sezeryan tarihi seçmemi istedi.
Bende 18 Mart olmasını istemediğim için 17 Mart olmasını istedim.
Zaten Sema Hanım kızımın içeride çok rahat olduğunu ve doğmaya niyeti olmadığını söyleyip duruyordu.
Madem o doğmuyordu bizde onu oradan çıkartacaktık :)))
İnanılmaz bir duygu idi...
Yarın kızım doğacaktı...
Yarın kızım hayatımıza girecekti. Hemde birdaha hiç çıkmamak üzere...

19 Haziran 2009 Cuma

Miniğimi ilk görüşüm...

Zaman yavaş yavaş ilerliyordu...
Sıra kızımın 4D ultrasonu ile görüntülenmesine gelmişti...
Bu defe muayenemi Sema Hanımın isteği üzerine Hakan Apaydın yapacaktı...
15 Kasım 2008 saat:09:30
Annemin hamileliğinde annem sadece sağlıkocağına giderek tansiyonunu ve kilosunu ölçtürüyormuş haa birde steteskopla karnını dinliyorlarmış hepsi o kadar...
Bizler çok şanslıyız ki daha doğmadan bebeklerimizi görebiliyoruz...
Her zaman bir resme bakar gibi izlediğim kızımı bu sefer gayet net biçimde yüz hatlarına varana kadar görebiliyordum...
Kızım bizim için epey numaralar yaptı, su yuttu, parmağını emdi...
Onu izlemek öyle güzeldi ki...
Hiç bitmesin doğana kadar onu bu ekrandan göreyim istedim...
Ama malesef süre doldu ve yine vuslata 1 ay var...
Neyseki doktor bey çıkışta elime bir CD tutuşturdu. Az önce izlemeye doyamadığım kızımın görüntüleri artık elimdeydi...
İstediğim her an izleyebileceğim görüntüler...
Şirket ve evdeki bilgisayarıma yükleyip imkan buldukça izlediğim görüntüler...

Büyüdüm artık el bile sallıyorum...


Bir önceki randevudan sonra zaman geçsin diye dualar ediyordum. İnsan anne olunca henüz doğmamış, yüzünü bile görmediği yavrusunu deli gibi özlüyormuş...
Eee tabi birde cinsiyetin kesinleşeceği muayene olduğundan bir miktar daha heyecanlıydık...
Zaman zorda olsa geçmiş ve o büyük gün gelmişti...
8 Ekim 2008 saat: 17:00
Ultrasonda bebeğimi görmek hayecan vericiydi. Hele bir de kızım olacağını öğrenmek beni daha da mutlu etmişti. Minik Alaram geliyordu...

Tam muayene sona ermişti ki Sema hanım biraz daha görmek istediğimi surat ifademden anlamış olacak ki Alara annene el sallamak ister misin dedi. Biz Devrimle şaşkın şaşkın ekrana bakıyorduk ki birden ekranda bir el belirdi.
Tek kelime ile büyülenmiştim. Kızım bana el sallamıştı...
Allahım kızımın minik ellerinden tutmak için sabırsızlanıyorum ne olur zaman hemen geçsin diye dua etmiştim hastaneden eve dönüş yolunda...
Gel kızım, gel meleğim, gel Alaram...

Sema Hanımla tanışma...

Günler geçmiş ve randevu günümüz gelmişti...
8 Eylül 2008 saat: 16:15
Heyecan içinde Medipol Hastanesine ulaştığımızda muazzam bir kalabalıkla karşılaştık...
SSK anlaşması olduğundan tabiri caizse iğne atılsa yere düşmeyecekti...
Epey bekledikten sonra nihayet içeri girebildik.
Karşımızda dünya tatlısı bir bayan duruyordu...
Öyle candan öyle yakındı ki kesinlikle doğru kişi olduğunu anlamıştım...
Uzun süren araştırma safhasında doktora gitmemiştik. Bu nedenle ultrason görüntüsü beni çok şaşırtmıştı...
Her ne kadar hafta hafta gebelik sitelerinden gelişimini takip etsemde bu kadar büyümüş olarak onu görmek beni çok heyecanlandırmıştı...
Kızım benim miniğim utanmış ve cinsiyetini göstermemişti bize o gün...
Göstermeyince kız olduğunu anlamıştık tabi... :)))

Doktorumuzu bulduk...

İlk doktor kontrolümüzde saf gibi gebelik olduğunu söyleyince bundan sonraki muayenelerimizi özel sigortam karşılamayacaktı. O nedenle doktor arayışlarımızda önemli bir kriter de hastanenin SSK anlaşmasının olup olmadığı idi...
Kendi çapımda tüm hastaneleri tarıyor fakat bir türlü fotograflarına ve özgeçmişlerine dikkatlice baktığım doktorlar arasından seçim yapamıyor ve gittikçe kafam karışıyor ve biraz da moralim bozuluyordu...
Aklıma Sanemin yada Halilin sınıf arkadaşlarından İstanbulda kadındoğumcu olanların olabileceği geldi. İyiki de gelmiş. Sanemin sınıf arkadaşı Ayşim Zeynep Kamil Doğum Hastanesinde çocuk asistanıydı.
Ayşimin cebini alıp hemen onunla irtibata geçtim. Çok iyi biriydi biraz zaman istedi ve epey araştırdıktan sonra Medipol Hastanesini ve Sema Ovalıyı önerdi.
Tatil için Kuşadasına gitmeden önce doktora gitmek istemiştim ama ne mümkün...
En erken 1 ay sonraya gün veriyorlardı...
Mecburen 8 Eylül 2008 e randevu aldım...

İlk doktor randevumuz...

Kızımı nihayet görecektim...

18 Temmuz 2008 Cuma gecesi döndük Türkiyeye.
Yarın hemen bir doktora gitmeliyiz dedik Devrimle.
Sabah oldu internetten neredeyse tüm hastaneleri ve doktorları araştırdım ama oda nesi tüm kadın doğumcular dolu olamaz değil mi???
İstanbuldaki bütün kadınlar benimle aynı anda hamile olamaz değil mi???
Neyseki zar zor Acıbademde bir doktor bulduk. Çok genç bir doktordu ama nasılsa sonra kendimize bir doktor buluruz diye önemsemedik.
İlk muayenede kızımın kesesini gördük...
Doktor elimize bir ultrason çıktısı verdi. Karanlıklar içinde minik bir beyazlık...
Kızım o beyazlığın içinde gelişecek...
Gerçi tüm muayenelerden sonra elimize verilen görüntüleri itina ile sakladık ama o fotografa daha bir gözümüz gibi baktık zira bu hem kızımızın ilk fotografı idi hemde 200 TL verince epey kıymetliydi tabi...

Marecanın başlangıcı...

Anlamıştım...

Hamile olduğumu 13 Temmuz 2008 Pazar günü Almanyada bir otel odasında içeride sigara içilmesi yasak olduğu için odanın minicik balkonunda sigara içmeye çalışırken anlamıştım...

İçim sıkılmıştı sigaradan her nefes çekişimde.

Ya hamileysem kuşkusu ile içtiğim sigaradan hiç birşey anlamamış sonra bebeğim benimle ise ona asla zarar vermeyeceğime ve iyi bir anne olacağıma söz vererek o anda sigarayı bırakmıştım.

(Şuan bu satırları yazarken de hala sigara içmiyor olmanın ve birdaha içmemeye gayret gösterecek olmanın gururu ile gülümsüyorum)

Haftasonu geçmiş ve MES projesi için Duygu ile gitmiş olduğumuz Almanyadaki 2. haftamız başlamıştı. Sıkıcı ve hiçbir testin olumlu sonuçlanmadığı günün sonunda otelimize gelmiştik. Duygu gebelik testi yapmam için ısrar ediyor bense niyeyse birgün daha geçmesini ve kesin sonuç almak istediğimi söyleyip duruyordum. Sonunda Duygu kazandı ve testi yaptım.

Eşimden kilometrelerce uzak yapayanlız ve bir otel odasında öğrenmiştim kızımın geleceğini...

Mutluluk, heyecan, şaşkınlık hepsi karmakarışıktı içimde.

Elimde test kiti ile Duygunun odasına koştum. Birlikte ağladık.

Ne yapacağımı bilemiyordum. Devrime sarılarak bu haberi vermek istiyordum ama daha 1 haftamız vardı Türkiyeye dönene o kadar nasıl dayanacaktım...

Tabiki dayanamadım ve Devrimi arayıverdim. Sanırım şaşırmıştı fazla tepkisizdi. Neyse çabuk kendine geldi. Arkasından annemi, ablamı ve eşimin ailesini aradım. Herkes çok mutlu olmuştu.

Allahım 1 hafta nasıl geçecekti Almanyada...

Ve tabi 9 ay nasıl geçecekti ve kızım ne zaman hayatımıza merhaba diyecekti...

Kalan 1 haftamı kızım olursa ismini Alara koyacağımı ve kızımla yaşayacağım güzel günleri düşünerek geçirdim.

Minişime giydireceğim sevimli elbiseler düşlerime giriyordu...

Ve zaman doldu

Yuppiii

Sonunda dönüyoruz...

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts with Thumbnails

Bizim aile...