31 Aralık 2012 Pazartesi

İlk uçuk mu?

Merhaba,

Yılın son yazısı sevimli bir kareden olsun isterdim ama malesef öyle olmadı :(
Cumartesi gecesinden beri Alara dudağım acıyor annecim öper misin diyordu. Baktığımda hiçbir şey göremedim ama Pazar sabahı belirgin bir kızarıklık vardı dudağında. Ve acıyor diyordu sürekli...

Aslında bunun uçuk olduğundan emin değilim belki de değildir ama çok kısa bir süre önce eşimin dudağında uçuk vardı ve uçuk virüsünün insanlara küçük yaşta bulaşıp ömür boyunca o dokudan ayrılmadığını ve bu kişilerin dönem dönem uçuk çıkarttıklarını bildiğim için çok endişeleniyorum...

Ben hayatım boyunca hiç uçuk çıkartmadım ama ablamın yüzünde hep uçuk çıkardı. Olmadık zamanlarda yüzünde çıkan kocaman uçuğun ona yaşattıklarını düşününce kızımın dudağındakinin uçuk olmaması için dua ediyorum...

Akşam babası kolonya ile bir kompres yaptı. Uçuk çıkınca yarayı kolonya ile dağlamak iyiymiş. Yavrum benim nasılda ağladı onu kurtarayım diye :(((

Selinin yeni yüzü...

Merhaba,

Eşim Eczacıbaşında çalışıyor...

Bildiğiniz üzere Selin' de onların markası...

Arasıra haftasonu Alara babasıyla işe gider. Yine o gidişlerin birinde kapı girişindeki kocaman Selin sıvı sabun şişesinin önünde vermiş bizim cimcime bu pozları...

Pozu gören pazarlama direktörü bayılmış tabi Alaraya...

İstermisiniz 2013' te Selin' in yeni yüzü olsun bizim cimcime :))))



Açlık zor iş :)))

Merhaba,

Ben de eşim de Alara' yı hiçbir zaman yemek yemesi için zorlamadık.
Alara neyi yemek istediğine neyi yemeyeceğine hep kendisi karar verdi...
Ama kararlarını verirken çok iyi bildiği bir gerçek vardı hep...
Sofra kurulur, o gün ne varsa tabaklara konur, varsa diğer alternatifler de teklif edilir, ama inatla yemek yemek istemiyorsa tamam denilir ve sofradan kaldırılır...

Öyle alayım kaşığı elime çak geldi, kamyon geldi vıdı vıdısı hiç yapmadım...

Sofradan aç kalktığı da gece uyumadan önce karnının guruldadığı da çok oldu...

Ama şimdi yemek yemezse gecenin ilerleyen saatlerinde açıktığından birkaç saat önce akşam yemeğinde tabağında ne varsa yine onu yemek zorunda olduğunu biliyor ve ona göre hareket ediyor...

Bu kare de yine o günlerin birinde çekildi...

Akşam yemeğinde yenmeyen sebzeli bulgur pilavının gecenin saat 22:00' sinde çala kaşık yenmesi...

Eeeee açlık zor iş kapris yapmaya gelmez...

Kartondan evimiz

Merhaba,

Daha önceleri pek çok kez evimizin ortasına kurduğumuz çadırlarla ilgili yazılar paylaşmıştım...

Geöen gün yeni bir aktivite olması için ona şirketten 6 tane koli getirdim. Biraz da koli bandı ile yarı açık güzel bir malikane kondurduk evin ortasına...

İçerisinde oynadık, uyuduk, oyuncaklarımızı da getirdik onları da uyuttuk...

Birkaç saatin sonunda malikanemiz yerle bir olmuştu ama olsun beraber güzel bir gece geçirdik :)))

Kapımız...


Geniş salonumuz...





Veeee enkazımız :)

Sehpa Canavarı :)

Merhaba,

Salon takımımızı alırken bu kadar yaramaz bir bıdığımızın olacağını hiç hesaba katmamışız :)))

Açık renk koltuklar (bir zamanlar açık renk te diyebilirim) ve ortada kocama bir sehpa...

Koltuklarmızı belli aralıklarla yıkatıp küçük yaramazın izlerini üzerinden bir nebze olsun çıkartabiliyoruz ama sehpamızın durumu hakkikaten içler acısı :)))

İşte sehpamız ve suçlu Alara...

Gangnam Alara Style :)))

Merhaba,

Bu yıl hepimizin hayatına cebren ve hile ile giren Gangnam Style şarkısı herkesin olduğu gibi Alara' nın da diline pelesenk oldu :)))

Yaklaşık 2 ay boyunca gangnam aşağı gangnam yukarı oynadı durdu...

İşte bu da Alara tarzı Gangnam Style :)))


Büyümüşte küçükmüş :))

Merhaba,

Daha önceki yazımda Alara' nın gözlük özentisinden bahsetmiştim.
Kızımın bir diğer özentisi de benim takılarım, makyaj malzemelerim, kıyafetlerim ve topuklu ayakkabılarım...

Sanırım onun yaşındayken ben ve ablamda öyleydik...

Hatta daha ilerleyen yaşlarımızda annemin nişanlık ve gelinliğini giyer ortalarda salınırdık ablamla birlikte :)))

Alara' da benim takılarım, makyaj malzemelerim, kıyafetlerim ve topuklu ayakkabılarımla pekçok kez arzı endam etmekte şu sıralar...



Oyun hamuru

Merhaba,

Daha önceki yazılarımda oyun hamuru maceralarımızdan bahsetmiş hatta ev yapımı oyun hamuru tarifimi paylaşmıştım...

Tabi sözkonusu Alara olunca tahmin edeceğiniz üzere sürekli oyun hamuru istiyor benden...

Geçenlerde yina oyun hamuru yapalım diye tutturdu, bakalım malzemelerimiz var mı dedim, un, tuz vardı ama boyamız kalmamıştı, ben de gıda boyası olmadan yapmaya karar verdim. Bu hamurumuzun rengi de beyaz oluversin değil mi ama :)))

İşe koyulunca baktım ki Alara illaki kendi yoğurmak istiyor. Nasılsa gıda noyası yok diye verdim hamuru eline...

Sonunda pes edip bana verdi ama gayet güzel bir aktivite oldu ikimiz için de...

O hamurla çok eğlendi ben de kocaman olup hamur yoğurmaya çalışan arada hamur eline yapışınca da azcık daha un lazım deyip sürekli un ekleyişi ile çok eğlendim...

Sonuç mu;

Un ilavesinden taş kıvamına gelmiş, direkt çöpe giden bir hamur :)))

Olsun görevi bizi eğlendirmekti ve görevini yerine getirdi :)))

Beremiz de pek güzel...

Merhaba,

İşyerinden arkadaşım Duygu benim aksime birçok konuda çok maharetlidir...

Şuan keçeden objeler tasarlıyor ve onları Mor Ülke isimli bir siteden satıyorlar, maharetler bununla bitmiyor tabi bir de 3 boyutlu dekopaj çalışmaları var ki yaptıklarını görseniz gözlerinize inanamazsınız...

Çalışmalar için her 2 bloğu da ziyaret edebilirsiniz; hatta şiddetle tavsiye ederim :)

http://morulke.blogspot.com/
http://duygununruyasi.blogspot.com

İşte bu maharetli arkadaşımın iş ortağı çocuklar için çok şirin bereler örüyormuş, görünce bayıldım berelere, hemen bir tane sipariş verdik biz de tabiki pembe olanından :)))

Pembe kalpli gözlüklerim :))

Merhaba,

Neden bilmiyorum ama küçüklüğümde gözlük takanlara çok özenirdim...

Hatta gözüm bozulsun da gözlük takayım diye uğraşmışlığım bile vardır :))))

Neyse ki fazla uğraşmamışım ki hala gözlük takmıyorum hatta birkaç yıl önce doktor sürekli ekrana baktığım için bana gözlük yazmıştı ama takmak istemiyorum diye almamıştım...

Yani anlayacağınız şimdi asla özenmiyorum :)))

Alara' nın da aksesuarlara karşı merakı var. Gözlük te bunların arasında...

Geçenlerda ona aldığım bir takı setinin içerisinden pembe kalpli şirin bir gözlük çıktı...

Hemen alıp gözüne geçirdi. İyi birşey olmadığı için gece o uyuyunca ortadan kaldırdım hemen, birkaç gün sordu ama Allahtan fazla üstelemedi...

İnsan küçükken özendiği yada istediği şeyleri çocuğu da isteyince annesine yaşattığı çileyi çok daha iyi anlıyormuş, test edilmiş ve onaylanmıştır, bilgilerinize...

Babacım beni de götür :)))

Merhaba,

Eşim Kasım ayı içerisinde 4 günlüğüne Fransaya fuara gitti...

Seyahatı için uygun bir valiz bulamayınca absinden valizini istemiş, valizi açıp bakmışlar neler götüreceğim, valiz uygun mu değil mi diye, valizi açtığında valizin içerisine giren ve babasına onu valizde Fransaya götürmesini isteyen biri vardı...

Bilin bakalım o kimdi :)))

Duygu ablamız evlendi...

Merhaba,

Eşimin kuzeni Duygu Kasım ayında evlendi...

Eşimin iş seyahati olması nedeni ile düğüne kızımla birlikte katıldık. Bu düğünde kızım ilk kez gelinlik giydi. Ve bir ilk yaparak onu kuaföre götürdüm...

Aslında ilk etapta o sandalyede sessizce oturacağına çok ihtimal vermemiştim ama kızım beni yanıltarak kuaför ablasını pür dikkat izledi ve asla kıpırdamadı. Saçları zaten kıvırcık ya hafifçe önden topladılar ve kıvırcıkları birazcık belirginleştirdiler o kadar...

Eve gelip gelinliği de giyince havasında yanına yaklaşamadık :))))

Düğün gayet güzel geçti, kalın ve ince 2 tip boleromuz vardı ama koşturmaktan terleyip ikisini de attı. Yakalayıp giydirebilene aşk olsun...

Bir de gecenin finalinde Duygu çiçeğini bekar arkadaşlarına fırlattı. Bilim bakalım çiçeği kim yakaladı?
Mert abisinin kucağında olan kızım düğün boyunca çiçeği gözüne kestirmiş olacak ki bir de baktım çiçeği bizimki yakalayıvermiş :)))

Herşey çok güzeldi ama düğünde bir parça da hüzün vardı benim için...

Biz o gece kayınvalidem ve ben, eşimin teyzesi ve eşinin masasında oturduk. Hastalığına rağmen kızının mutluluğu için düğünün sonuna kadar kalan fedakar bir baba vardı gözlerimin önünde...

Kızının salona bir kuğu gibi girişini, evet deyişini ve ilk dansını gözünü bile kırpmadan izledi, biz de masadakiler olarak sonsuz bir duygu seli yaşadık...

Malesef ben bu yazıyı yazarken eniştemizi kaybetmiş bulunmaktayız. Kızının mürüvvetini gördü ama amansız hastalık onu aldı bizlerden...

Eşim eniştesini çok sever. Babacan, ailede fikrine önem verilen, tabiri caizze tam bir aile babasıydı...

Kızımın dedesini tanımasını istediğim kadar eniştesini de tanımasını çok isterdim ama kısmet değilmiş...

Mekanı cennet olur inşallah...




Ressam kızım :)

Merhaba,

Alaranın astım bronşiti nedeni ile kreşe 3,5 yaşından önce vermek istemedik. Şimdi ise 3,5 yaşını geçti ama bu defa da soğuk kış mevsiminde tamamı hasta olan çocukların arasına onu bırakmak istemediğim için Mart-Nisan olmasını bekliyorum...

Birçoğunuz belki de buna itiraz ediyorsunuz, evet haklısınız ben de kreşin çocuklara çok şey kattığı fikrindeyim ama ne yapayım kıyamıyorum işte minişime :)))

Ama merak etmeyin akşamları minik aktivitelerimiz oluyor kızımla...

Örneğin boyama yapmayı çok seviyoruz. O nedenle sık sık ona boya ve boyama sayfaları alıyorum...

Teyzesi gibi resime meraklı...

İleri de bu konuda bir yeteneği olsun ve teyzesi gibi yağlıboya tablolar yapsın çok isterim...

NOT: Bizimki çok süslü bir ressam, baksanıza şunun pembe ojeli tırnaklarına :)))


Sulu boya çalışmalarımızdan bir kare


Parmak boyası boya çalışmalarımızdan bir kare

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba :)

Merhaba,

O kadar çok yazacak konu birikti ki nereden başlamalıyım hangi sırada yazmalıyım şaşırmış durumdayım...

Hep düzenli olarak bloğa yazmayı hedefliyor ancak yoğun program, koşuşturma, kurs ve evdeki laptopun iflası nedeni ile bir türlü bu konuda başarı sağlayamıyorum...

Yılın son gününe yazmak istediklerimi kayıtlara geçirip yeni yıla temiz bir sayfa ile girmeyi hedefledim umarım bu konuda başarılı olabilirim :)))

İlk yazım Ekimde yazdan kalan güzel günlere ait...

Daha önce birkaç yazımda bahsettiğim üzere Alara atları çok seviyor, ben de onun hayvan sevgisini her zaman destekliyor ve elimden geldiğince ona imkan sağlamaya çalışıyorum. Çok şükür ki evimizin hemen yanında bulunan Viaport alışveriş merkezinde çocukların zevkle ata binebildikleri bir mekan var. Ve her fırsatta soluğu orada alıyorduk. Alıyorduk diyorum çünkü şuan kış ve bir süre atlarımız bizi özleyecek :)))

İşte minişimin ponny' lerle yaptığı küçük gezintiden bir kare...

Onun bu mutluluğu herşeye değmez mi ama :)))

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts with Thumbnails

Bizim aile...